Bulut bilişim (cloud computing) bir hizmettir. Bu hizmeti bir servis sağlayıcı aracılığı ile internet üzerinden alırız. Piyasanın büyük oyuncularının birçoğu bu alanda ciddi yatırımlar yaptı ve yapmaya da devam ediyor. Bulut bilişim kimi zaman IaaS hizmeti ile, bazen de , PaaS , SaaS , DRaaS, CaaS, MaaS… şeklinde devam eden XaaS ‘ler veya “anything as a Service” biçiminde karşımıza çıkabiliyor. Bu aslında, işletmelerin daha düşük bir maliyet ile ihtiyaçlarına göre birçok farklı türde hizmet elde edebilmelerini sağlayan kullanıcı dostu bir konsepttir diyebiliriz.
Normalde bulut bilişim denildiğinde IaaS’tan başlanarak anlatımlar yapılır. Bense dünyada PaaS tarafında yaşanan muhteşem gelişmelerin heyecanına kapılarak Paas konusunu ele almak istiyorum.

PaaS aslında çok soyut bir kavram ve bence bütün XaaS’lerin (IaaS/SaaS) merkezinde yer alıyor. Projeleri düşündüğümde ise bir kaldıraç görevi gördüğüne inanıyorum. IaaS (Infrastructer as a Service) derin bir altyapıyı resmederken …SaaS (Software as a Service) son kullanıcı için görünen bir arayüz sunmakta. PaaS (Paltform as a service) ise sizin için tam bir özgürlük demektir. Çok iddialı bir ifade mi oldu? 🙂
Daha da ileri gidiyorum ve PaaS’ın sadece geliştiricilere sunulmuş ve onları ilgilendiren bir ortam olmadığını söylüyorum…PaaS hepimizi ilgilendiriyor. Kurumlar ister kendileri için isterse müşterileri için hizmet üretiyor olsun, dijitalleşen dünyada değişime ayak uydurabilmek için PaaS son derece önemli. Önemi hangi noktalarda karşımıza çıkıyor bakalım.

Maliyet
Donanım maliyeleri hem şirket hem de geliştiriciler için büyük bir külfettir. Donanımın üzerine bir de yazılım lisan maliyetlerini ekleyince IT için süreçler tam bir karmaşa halini alıyor. Bir tarafta sistem gereksinimi olan developer, bir tarafta bu alt yapı sistemlerini developera sağlamak zorunda olan IT pro , diğer tarafta da şirket yönetimine ihtiyaçları anlatabilmek ve alım kararlarının verilmesini sağlayabilmek…Yeni projeler karşısında tam bir tükenmişlik hali …Külfet oluşturan maliyetlere , elektrik , soğutma , bakım bedelleri gibi maliyetlerden bahsetmiyoruz bile.

Zaman
Diyelim ki yukarıdaki külfetlere rağmen yönetim, IT Pro ve developer üçgeni içinde her şey yolunda gitti ve bu maliyetleri göz önünde bulundurarak şirket alım kararı verdi. İhtiyaçlar belirlendi hatta bunları belirlemek için farklı üreticilerle görüşmelere başlandı. Fiyatlar alındı..sonu gelmeyen sıkıcı toplantılar yapıldı. En sonunda bir firmada karar kılındı. Ooo çok güzel…Siparişlerin gelmesi 6–8–10 hafta …Biri gelir diğeri gelmez bu siparişlerin… Sonra talep ettiğiniz donanım parçalarından biri aniden üretimden kalkar alternatif parçalar devreye girer. Aksiliğe bakın ki onların da maliyetleri farklıdır. Haydi bakalım bir kez daha bütçe onayı …. Muhteşem bir süreç(!) Developer da projeyi hayata geçirmek için beklesin, gün saysın. Umarız heyecanını kaybetmezsin… Dostum kötü haber…sen daha çooook bekleyeceksin…

Ölçeklenebilirlik
Ölçeklenebilirlik nerede? Ya proje başta öngörülen sistem gereksinimlerinin de dışına çıkarak, ciddi bir büyüme gösterirse. Peki dönemsel büyüme ve küçülmeler için ne yapılabilir? Ya projenin gidişatı içinde değişimler yaşanırsa, başta satın alınan ortam bu ihtiyaçlar karşısında bir esneklik gösterebilecek mi? Peki ya yönetim bu projeden vazgeçip farklı bir projenin başlamasını isterse.

Neyse ki artık bu kadar sıkıntı yaşamaya gerek yok 🙂

Teknolojinin sıra dışı lideri Microsoft Azure platformu ile IT dünyasının hayatını kolaylaştırıyor, stratejik öneme sahip alanlarda şirketlerin gücüne güç katıyor. 34 online 4 duyurusu yapılmış, dünyanın farklı bölgelerindeki datacentarları ile Microsoft lider konumda. Azure datacenterlarının detaylarına https://azure.microsoft.com/en-us/regions/ bu linkten erişebilirsiniz. Microsoft geniş bir coğrafyaya yayılan datacenterları ile müşterilerinin yüksek performans gereksinimlerini karşılamayı hedefliyor.

 

https://cdn-images-1.medium.com/max/800/1*zwCV35fNqgN_ue4-Ucwc6Q.png

 

Azure Servisleri

Azure platform servislerinin tercih edilebilirliğini arttıran birincil itici güç, azami esneklik ihtiyacıdır. Birkaç yıl öncesine kadar hızın ne kadar önemli olduğundan bahsediyorduk ancak yaşanan baş döndürücü gelişmelere baktığımızda hızın artık bir avantaj değil gereklilik olduğunu görebiliyoruz. Hızın da ötesine geçebilmeliyiz. Şirketler için sürdürülebilir bir değişim şart. Şirketleri başarıya taşıyacak olan dijital dönüşüm liderliğini üstlenebilecek departman IT ‘dir. IT ‘nin elini güçlendirecek bütün enstrümanlar Azure platformu ile sunuluyor. Bu platform sürekli yenileniyor ve geliştiriliyor. Sizin gelişmiş güncel teknolojileri satın alıp kurumunuza entegre etmeniz aylar hatta yıllar alabilecekken, Azure bir portal aracılığı ile teknolojiyi kurumunuza getiriyor. Bir iki tıklama ile hemen kullanmaya başlıyorsunuz.

Basit iki küçük hikâye ile neler yapabildiğimize bakalım:

Hikaye-1 
Developerlar onpremde geliştirdikleri bir web uygulamasını Azure App Servis üzerine deploy ediyor ve uygulama Azure’da çalışarak hizmet vermeye başlıyor. Web App arkasında çalışan sanal sunucuların bakımı ile developer ilgilenmiyor. O sadece kendi işine odaklanıyor. Hatta bu web sitesinin yoğun kullanılacağı dönemler için de endişelenmesine gerek yok. Sistem saniyeler içinde ölçeklendirilebiliyor. Scale out özelliği ile yoğun dönemlerde arka tarafta daha fazla sanal makine hizmet vermeye başlıyor. Tersi durumda sistem yine ilk haline dönüyor. Zaman ve maliyet tasarrufu…

Hikâye-2
Developerların kurum için geliştirdikleri bir uygulama var ancak bir dizi testler yapılması gerekiyor. Bu test ortamını oluşturmak için de donanım ve lisansa ihtiyaç var. Satın alma, izinler süreçleri vs bunu gerçekten yapmak neredeyse imkansız. Developerlar Azure’dan 30 günlük ücretsiz bir deneme hesabı alıyorlar ve uygulamayı Azure’da ayağa kaldırıp testlerini yapıyorlar. Testlerle ürün nihai halini alıyor ve yönetime etkili bir sunum yapma şansı da buluyorlar. Yönetim bu çalışmadan etkileniyor ve projeye start veriliyor.

Maliyetlerden tasarruf ettik, zamandan kazandık. Yeni projelerle şirketi kara geçirdik. Evet bunu gerçekten yaptık.
Sunucu yapılandırması yok. Veri tabanı kurulumu yok. İşletim sistemi sürümü? Güvenlik yamaları? Yük dengeleme?
Bunların hiçbiri için endişelenmeyin.

Developerlara “Özgürce kodunu yaz ve arkana yaslan ;)“diyoruz.

Not: Bu yazı Ayşe Kulabaş tarafından hazırlanmış ve izniyle yayınlamıştır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Fill out this field
Fill out this field
Lütfen geçerli bir e-posta adresi girin.
You need to agree with the terms to proceed